Küçük bir kasabada doğdu Mahmut. Onun da yaşamı herkes gibiydi. Büyüdü, okula gitti. Mahmut memnundu hayatından. Okuldan sonra sokakta top oynamasından, ezan okununca annesinin balkondan onu çağırmasından hoşnuttu. Hayatı günlük gülistanlıktı. Eve geliyor, yemeğini yiyor, top oynuyor, sobanın karşısında banyo oluyordu Mahmut. Mahmut memnundu hayatından.
Liseye geçti Mahmut. Büyüdükçe sorumlulukları artıyordu Mahmut' un. Bir gün eve giderken her gün geçtiği kırtasiyede bir kitap ilişti Mahmut' un gözüne. İlgisini çekmişti. İlk defa bir kitaba para verecekti Mahmut. Aldı kitabı ve okumaya başladı. Okuduğu kitapta kendini gördü Mahmut. Kitap, kasabada doğan ve sonradan tanınıp ünlü olan bir yazarın hikayesini anlatıyordu. Mahmut içinden ''Neden olmasın?'' diye sordu kendine. Okuduğu hikaye, onun hayatını değiştirecekti. Hareketlerine bir ağırlık oturdu Mahmut' un. Bir kitap bir adamın hayatını işte böyle değiştirebilirdi. Okumayı sevmeye başladı Mahmut. Artık her ay en az 5 kitap bitiriyor ve yazar olmak istiyordu. İlk okuduğu kitabı baş ucunda saklıyordu. Yatarken ona bakıyor, rüyasında o kitabı görüyordu. Her okuduğu kitap artı bir yön katıyordu Mahmut' a. Mahmut memnundu hayatından.
Mahmut 25 yaşına gelmişti. Bu yaşına kadar sayısız kitap bitirmiş, çoğu kişinin bilmediği şeyleri biliyordu Mahmut. Hala daha ne kimseye sesini duyurabilmiş, ne de yazar olabilmişti. Bu olay onu daha da asabi biri yapıyordu. Çevresinden tepki almaya başladı Mahmut. Tepkilerin nedenine anlam veremiyordu. Mahmut suçu kendisinde aramaya karar verdi. Haline hareketlerine bakıyor, her söylediği sözü evirip çevirip öyle söylüyordu. Bin düşünüp, bir konuşuyordu Mahmut. Çevresindeki insanların tepkisi değişmemişti. Aynı tas aynı hamamdı. Kendinin değişmesi gerektiğini düşünüyordu. Mahmut memnun değildi hayatından.
Artık 28 yaşındaydı. Gazete okuyordu Mahmut. Bu seferde gazetedeki manşet dikkatini çekti. En sevdiği ve tüm kitaplarını okuduğu yazar imza günü düzenliyordu. Oraya gitmeliydi Mahmut. Ne uğruna olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, o saatte orada bulunmalıydı. Kararı kesindi Mahmut' un. Bu onun için temiz bir sayfa, bir çıkış yoluydu. Belki yazarla konuşup sesini duyurabilirdi Mahmut. Her şeyi ayarlardı, o günün gelmesini bekliyordu. Mahmut memnundu hayatından.
İmza günü geldi. Mahmut atladı şehre giden kamyonun arkasına, heyecanla yazarla konuşacağı cümleleri geçiriyordu aklından. Kendince hayaller kuruyor, istemsizce gülümsüyordu Mahmut. Hayallerine gidiyordu. Mahmut memnundu hayallerinden.
Mahmut şehre vardı. İmza gününün olduğu yere gitti. Koskoca yerde, hayallerinin olduğu ufacık yeri arıyordu Mahmut. Bir insanın başında toplanan kalabalığı gördü, oraya doğru ilerledi. Sırasına geçti ve beklemeye başladı Mahmut. Sıradayken bile aklından yazarla konuşacağı cümleler uçuşuyordu Mahmut' un. Sıra Mahmut' a geldi. Hani küçükken pamuk şekerciyi görürsün ama baban kızmasın diye istediğini söyleyemezsin, baban da sen demeden onu alır ya, öyle bir mutluluk vardı Mahmut' un gözlerinde. Pamuk şeker hemen önünde duruyordu. Mahmut kitabı imzalattı, yol boyunca aklında kurduğu cümleleri peşi sıra söylemeye başladı. Mahmut' un hiç beklemediği bir şey oldu o anda. Yazar sinirlenmişti Mahmut' a. ''Ya kardeşim o kadar sıra var ne konuşup duruyorsun'' diye sitem etmişti. Mahmut ağzını bile açamadı. Şimdi de pamuk şekeri yanlışlıkla elinden düşen çocuğun burukluğunu yaşıyordu Mahmut. Mahmut memnun değildi hayatından.
Döndü kasabaya Mahmut. Üzgündü, kırgındı Mahmut. Çok büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Yüzlerce soru geçti aklından. Senelerce hayal ettiği yazarlık gerçekten böyle bir şey miydi? Yazar olunca insanların görüşlerini önemsemiyor muydun? Fazla ilgi, seni istemediğin biri mi yapıyordu? Bunca sene böyle biri olmak için mi yaşıyordu? Baş ucunda tuttuğu o kitap yalan mı söylüyordu? Büyük düş kırıklığıyla kendini çıkmazda hissediyordu Mahmut. Bütün soruları kafasında toparlayıp tek bir cevap verdi Mahmut. Hayır.
Mahmut şimdi daha da yürekliydi. O yaşadığı düş kırıklığı ona güç vermiş, belki de bazı gerçekleri görmesini sağlamıştı. Tüm o gördüklerinin aksine farklı biri olmak istiyordu Mahmut. Aldı kalemi eline, bir kitap yazmaya başladı. Geceleri uyuyamıyor, sürekli düşünüyordu. Sabah kalkıp yazmaya başlıyor, yemek yiyor, evin içinde dolaşıyor, düşünmekten kendini alamıyordu. Saatler, günler, aylar geçti. Çıldırmak üzereydi Mahmut. Kendi hatalarını kendi gören Mahmut, sabretmesini öğrenmeliydi. Kitabı yazarken baş ucunda ki kitabı tekrar okudu Mahmut. Kitap gene olağanüstüydü. Mahmut sabretti. Saatler günleri, günler ayları kovaladı. Kitabı bitirdi Mahmut. Kitap büyük ilgi görmüştü. Mahmut memnundu hayatından.
Her yerde Mahmut' un kitabı konuşuluyor, ardı sıra tebrik mesajları geliyordu Mahmut' a. O sevdiği yazarda mesaj atmıştı. Mahmut heyecana kapıldı. Sanki seneler önce ona o lafları eden adam o değilmiş gibi, aynı çocuksu hissi duydu Mahmut. Mesajda ''Kitabı çok başarılı buldum. Yeni olmanıza ve isminizin duyulmamasına rağmen üst düzey bir kitap. Başarılarınızın devamını dilerim.'' yazıyordu. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemedi Mahmut. Acaba cevap verse miydi... Yoksa tenezzül etmeyip, öcünü mü alsaydı... Mahmut kendini arafta hissediyordu.
Mahmut, kendine verdiği ''Hayır'' cevabını hatırladı. Hayır, onun yaptığı davranışı Mahmut yapmayacaktı. Yaşadığı olayı anlatmayı aklından geçirdi ama yapmadı Mahmut. Onun yerine ''Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Kitapla ilgili bir övgünüz varsa, kitabımın ikinci baskısında arka kapakta bir kaç cümlenize yer vermek isterim.'' diye mesaj attı Mahmut. Seneler önce duymak istediği şeyi şimdi duyacaktı. Çok güzel ve uzun bir mesaj yazdı yazar. 2. baskıda arka kapakta yazarın cümlelerine yer verdi Mahmut. Aklında bir tek soru vardı Mahmut' un. ''Acaba insanlar arasındaki gömlek farkı, aralarındaki iletişimi de etkiliyor muydu?''
büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.
22 Kasım 2013 Cuma
Coca-Cola Satış Stratejisi
Giriş cümlesi falan hikaye, zaten asitliyim...
Kısa, öz olacak, benden demesi.
Derdim Coca-Cola ve şu son aylarda yaptığı satış stratejisi. Bir de bunu alıp twitterda, facebookta fotoğrafını paylaşan andavallarla.
Sözde antikapitalist ve muhalif kişilik, sana diyorum sana. Hani sen ''Kahrolsun kapitalizm'' diye tweet atarken diğer elinle kola içiyorsun ya, sana öyle bir şeyin olmayacağını açıklamaya geldim.
Coca-Cola' nın en büyük kapitalist ürün olduğunu açıklamaya gerek bile duymuyorum. Zira benim ülkemde ki en ücra köyünde bile başka bir ülkenin ürünü satılıyorsa, bana kapitalizmden bahsetmeyin.
Bundan 83 sene evvel Coca-Cola' nın tıpkı bu sene yaptıkları gibi bir satış stratejisi vardı. Onun adı neydi biliyor musun?
Noel Baba.
Evet Noel Baba, Coca-Cola' nın reklam için ürettiği bir reklam yüzüdür.
Noel Baba' nın yaratıcısı, 1930' lu yılların en ünlü illüstratörü ''Haddon Sundblom'' dur. Coca-Cola istemiş, o yaratmıştır.
Coca-Cola ne renk? Kırmızı. Noel Baba ne renk? Kırmızı. Sıçayım böyle tesadüfe. ''Yeşil Coca-Cola da vaaarr'' diye isyan etme, 1930 senesinden bahsediyoruz. Yaratılış tarihi o zamanlardır yani.
Noel Baba' yı yaratan adam İskandinav kökenlidir. Bundandır ki Noel Baba' nın önüne iki tane de geyik koydu. Ren geyiği. Oturtmuştur kızağa, yollamıştır uzaya. Uç uçabildiğin kadar.
Peki ''Noel Baba'' nın şimdi ki adı ne biliyor musun?
Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Aşkım, Bitanem, Annem, Babam...
Eben.
Şimdi de satışları arttırmak için böyle bir yola başvurdular. Senin içini okşayacak, twitterda paylaştırıp göt attıracak, arkadaş arasında muhabbet konusu yapacağın bir yol buldular.
Noel Baba' nın ilgi görmesi ve tanınması içinde filmlere konu ettiler. Çizgi filmlere koydular. Çocukluğunu siktiler çocukluğunu. Sen değil miydin yılbaşı günü Noel Baba' nın bacadan eve gelmesini bekleyen? Lan sobalı eve Noel Baba mı gelir amk? Buna inananlar, hanginizin evinde şömine vardı lan?
Şimdi kalk, adının yazdığı kolayı al, aç twitterı ve ''Kahrolsun Amerikan emperyalizmi'' diye tweet atarak kendini kandır.
Bu kafayla Noel Baba bacadan değil de, başka yerden girecek sana haberin yok.
Kısa, öz olacak, benden demesi.
Derdim Coca-Cola ve şu son aylarda yaptığı satış stratejisi. Bir de bunu alıp twitterda, facebookta fotoğrafını paylaşan andavallarla.
Sözde antikapitalist ve muhalif kişilik, sana diyorum sana. Hani sen ''Kahrolsun kapitalizm'' diye tweet atarken diğer elinle kola içiyorsun ya, sana öyle bir şeyin olmayacağını açıklamaya geldim.
Coca-Cola' nın en büyük kapitalist ürün olduğunu açıklamaya gerek bile duymuyorum. Zira benim ülkemde ki en ücra köyünde bile başka bir ülkenin ürünü satılıyorsa, bana kapitalizmden bahsetmeyin.
Bundan 83 sene evvel Coca-Cola' nın tıpkı bu sene yaptıkları gibi bir satış stratejisi vardı. Onun adı neydi biliyor musun?
Noel Baba.
Evet Noel Baba, Coca-Cola' nın reklam için ürettiği bir reklam yüzüdür.
''Hohoho! Sizi kapitalist kapitalist s*kmeye geldim. Hohoh''
Coca-Cola, ne yapsak da satışları arttırsak diye kara kara düşünürken aklına seneler öncesinden resmedilmiş olan ''Aziz Nikolas'' gelir ve evirip çevirip şimdiki haline getirir.
Bu
Bu
ve bu Coca-Cola' nın 1930 lu yıllarına ait olan bir kaç reklamdır.
Noel Baba' yı yaratan adam İskandinav kökenlidir. Bundandır ki Noel Baba' nın önüne iki tane de geyik koydu. Ren geyiği. Oturtmuştur kızağa, yollamıştır uzaya. Uç uçabildiğin kadar.
Peki ''Noel Baba'' nın şimdi ki adı ne biliyor musun?
Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Aşkım, Bitanem, Annem, Babam...
Eben.
Şimdi de satışları arttırmak için böyle bir yola başvurdular. Senin içini okşayacak, twitterda paylaştırıp göt attıracak, arkadaş arasında muhabbet konusu yapacağın bir yol buldular.
Noel Baba' nın günümüz versiyonu.
Noel Baba' nın ilgi görmesi ve tanınması içinde filmlere konu ettiler. Çizgi filmlere koydular. Çocukluğunu siktiler çocukluğunu. Sen değil miydin yılbaşı günü Noel Baba' nın bacadan eve gelmesini bekleyen? Lan sobalı eve Noel Baba mı gelir amk? Buna inananlar, hanginizin evinde şömine vardı lan?
Aynı adamın çizdiği Coca-Cola' nın farklı bir reklam yüzü.
Bu karıyı görüp de tanımayan var mıdır?
Nadir.
Bu kafayla Noel Baba bacadan değil de, başka yerden girecek sana haberin yok.
14 Kasım 2013 Perşembe
Korkunç Bir Film 5 Filmi Analiz
Kaptan naber? Nasıl gidiyor işler? Limana yanaşabildin mi?
Yazıya böyle sikindirik bir başlık koymamın nedeni yazının ne anlattığı konusunda bir fikrimin olmamasındandır. Yazı bir şey anlatmadığı kadar çok şey anlatıyor.
Filmi izledim, kendi kendime ''Ulan dur bi şu filmi detaya alayım, belki bir şey çıkar'' dedim. Umduğumdan daha çok şey buldum o ayrı. Filmin hepsini çözdüm gibi bir iddiam da yok. Yönetmeni miyim amk filmin? Ama detaylarına indim, daha önceden anlattığım ''Foreshadowing'' yöntemini buldum.
Mızmızcılara not: Filmi izleyip ondan sonra yazıyı okumanı tavsiye ederim. Yazı çok ağır spoiler içerir, filmi anlatıyorum amk ne bekliyodun?
Neyse ufaktan başlayayım, sonrası gelir. Yazı biraz uzun olacak ama elimde değil. Gene de kısa tutmaya çalışacağım. Çok şey anlatıp hiçbir şey anlatmamak istemem. Kısa, öz.
''Korkunç Bir Film'' filmini duymuşsundur. Korku filmleriyle dalga geçen komedi filmidir. 1,2,3,4 hepsini izledim. Hep güler geçerdim. Şimdi işler değişti.
İfşa mod: On kanka.
Film Charlie' nin evinde başlar. Charlie yatağını çeken 30-40 (saymadım ki amuğa koyim) kamerayı yanındaki kadına ev güvenliği olarak tanımlar. Ki yanındaki kadının adı ''Lindsay Lohan''dır.
Kadın televizyonda kendi adını görür. Bu esnada Charlie ''Anne'' tarafından duvardan duvara vurulmaktadır.
Anne' nin kim olduğunu ileride gösterecem moruk.
Charlie filmin baş karakterleri olan 3 kızın babasıdır. Uzatmayayım, bu Charlie ölür, 3 kızı kaybolur, her şey oradan sonra başlar. Bu 3 kızı bulana büyük ödül vardır.
Bu 3 kızı ormanda dolaşan iki adam bulur. Bu adamlardan biri de Snoop Dogg reyizdir.
Cümlenin tamamı şu şekilde; ''Eğer bunlar kayıp çocuklar ise, ödül parasıyla yat alıp içini parayla, fahişelerle dolduracağım bir de köpek balığı alacağım''
Yanında ki çocuk şaşırıp, ''Niye köpek balığı almak istiyorsun ki?'' diye sorar.
''Güven bana bir köpek balığına ihtiyacımız olacak.''
Burayı aklında tut, yazının sonunda anlayacaksın.
Anlatarak devam edeyim. Bu kızları bir bakım evi gibi bir yere koyarlar. Sonra amcası bunları almaya gider. Ama doktor, çocukların 3 ay boyunca yalnız kaldıklarını ve onları koruyan bir ''Anne'' nin olduğuna inandıklarını söyler.
Amcası çocukları oradan alıp eve götürmeye geldiğinde çocukların odasına girerler. İşaretlediğim yere bakın oraya da geleceğim az sonra.
Amcası çocukları almak için müdürle konuşur. Adam ancak bir şartla veririm der ve onlara kendisinin gösterdiği bir eve taşınmalarını söyler. Bu arada ev kameralarla izleniyor uyarısını da yapar.
Kameralarla izlenen bir ev? Korku filmleriyle dalga geçen bir film?
Yani, ''Korkunç Bir Film 5'' bu sefer ''Paranormal Activity'' ile taşak geçiyor moruk. İlerde göreceksin, Natalie Portman' ın başrolünü oynadığı ''Siyah Kuğu'' filmine de gönderme var.
Gene çocukların odasındalar, gene aynı resim. Bu resim sık sık çıkacak karşına, sabret.
Öyle kötü bir şey değil. Sadece filmle alakalı. Yönetmen/Yapımcı bazı şeyleri önceden sezdirmeye çalışmış. Veya bilinçaltına yerleştirmiş, sonradan görünce ''Aaa ben bunu gördüm amk'' tepkisini vermene yol açmış.
Sonra ortanca çocuk bir resim çizer. Ne olduğunu anlatmaya gerek yoktur umarım? Üçgen içinde tek gözden ziyade gene filmin devamıyla ilgili bir ipucu, yine aklında tut.
Daha sonra Dan, Jody' ye baleye gitmesini söyler. Jody önce gitmek istemese de daha sonra gideceğini söyler.
Aslında bu yaşadıkları ev lanetli. Yani, Paranormal Activity' de ki gibi. Ve çocuklar 3 ay boyunca onunla yalnız kaldığı için ona ''Anne'' diyorlar.
Daha sonra bu anne çocukların odası hariç bütün evi dağıtıyor. Evde yaşayan dadı ise Jody' ye bu olaylardan kurtulması için bir medyumun numarasını veriyor fakat Jody aramıyor.
Dağınık evi toplarken duvarda bu şekle rastlıyorlar. Yukarıda çocuğun çizdiği resmin aynısı.
Duvardaki bu şekli gören dadı hemen koşuşturmaya başlar ve tekrar Jody' ye medyumu aramasını söyler.
Bir sonraki sahnede Jody bale de epey yükselmiştir. Öğretmenleri, baş kuğu olarak Jody' yi seçer. -ki bu öğretmenin yapısı ''Siyah Kuğu'' filminde ki öğretmenle neredeyse aynıdır. O yüzden Siyah Kuğu filmine gönderme olduğunu söyleyebilirim.- Öğretmen, Jody' yi seçtiğini ama dans edemediği için onu Kendra Brooks' un dublörü yapar. Bu esnada Jody beyaz, Kendra siyah giyinmektedir. Anlatabildim mi?
Ben buraları filmi iyice anlamanız için anlatıyorum. Filmin ilerisiyle bağlantılı, daha sonra işimize yarayacak.
Evet moruk, aslında anne filmin başından beri gözünün önünde. Hatta bunu bilinçaltınıza işlemek için, zorla kadraja soktuklarını az sonra kanıtlayacağım.
Jody merak edip Anne' yi sorar.
Çocuk Anne' nin ondan bahsedilmesini sevmediği söyler. Jody ısrarla ''Anne kim?'' diye diretince kız,
''Bazen rüyalarımıza girer'' diye yanıtlar.
''Keşke rüyalarınızda neler olduğunu görebilseydim.''
Küçük kız, ''Rüyanda ki bilgileri almak. Bir başlangıç yaratır.'' der.
Daha sonra rüyalarını görmek için Dom Kolb' u çağırırlar. Sırayla birbirlerinin rüyalarını görürler.
Böyle bir makineyle birbirlerinin rüyalarını görürler. Önce Dom' un rüyasının içine girerler. Daha sonra Jody' nin rüyasının içine. Jody' nin rüyası ile ilgili göstermek istediğim bir kaç şey var.
''Tekrar başlayalım'' deyip bu sefer kızın rüyasını görürler...
Kızın rüyasının içine girerler. Kız bir odaya gider.
Odanın duvarları kırmızı renklidir. (Cinsel çağrışım varan 1)
Kapıyı açan erkek onu içeri davet eder ve şampanya (Cinsel çağrışım varan 2) ikram eder.
Fakat Jody şampanyayı içemez. Çünkü göğüslerine elleyen bir aparat vardır. (Cinsel çağrışım varan 4)
Adam Jody' ye buyur otur der ama Jody gene oturamaz. Çünkü ordan bir çubuk -halk dilinde; pipi.- bağımsızlığını ilan eder. (Cinsel çağrışım varan 5)
O anda odaya biri girer ve adamla gay ilişkisi hakkında kısa bir sohbet yaparlar.
İşte bizim iş burda başlıyor kaptan. Rüyanın ne olduğunu anlayacaksın az sonra.
O değil de Leanorda DiCaprio sen hayırdır amk? Bu ne raadlık?
Tabii bu arada kızında rüyasına girerler. Ve kız ''Anne'' nin içine şeytanın nasıl girdiğini görür.
Jody ve Kendra bir gece kulübüne gidip eğlenmeye başlarlar. Tabi bu arada bir de uyuşturucu alırlar ve Ferhat' ın söylediği müzik eşliğinde göbek atan Sultan gibi çılgınca eğlenirler.
Aslında burada yönetmen Müslüm Gürses' in şarkısına gönderme yapmıştır.
Kendra' nın bakışlarına...
----spoiler----
Bakışların bir ok sanki
Keder senin gözlerinde
Hançer gibi yaralıyor
Bir mana var sözlerinde.
----spoiler----
Neyse moruk konuya döneyim anlatacaklarım var.
Bunlar gece kulubünde eğlenirken ekrana gelen bu saniyelik görüntüler Jody ve Kendra' nın Siyah Kuğu olma yarışına bir göndermedir. O da filmin sonunda. İyi de nedir olum bu siyah kuğu merakı? 21. yüzyılın ilk çeyreğinin ortalarında baş gösteren siyah kuğu merakı nereden geliyor? ''Lady Gaga - Applause Klibi Deşifre'' yazısında da Lady Gaga kuğu olmuyor muydu?
Kafamda deli sorular...
Jody ve Kendra gece kulübünde öpüşmeye başlar ve eve gidip orada da devam ederler.
Bak gel öyle bir şey göstereceğim ki şaşıp kalacaksın. Ve film sektörünün insanı nasıl etkilediğini göreceksin.
Ee be şerefsiz. Sormazlar mı sana bunun restoranları sağlık kontrolünden geçirdiğin simgenin içerisinde işi nedir? Ben söyleyeyim moruk sana. Amerikan sempatizanlığını arttırmaya çalışmak.
Az önce paylaştığım resim sübliminal mesaj değil de nedir? Ekrana gelen saniyelik görüntüyü sen görmüyorsun fakat beynin görüyor. Kaydediyor.
Dikkat ettiysen çoğu Hollywood filmlerinde katiller siyahidir. Senelerdir tartışıyorlar olum bunu. Bütün kötü adamlar siyah. Ee bu ırkçılık değil mi? İnsanların bilinçaltına siyahilerin kötü olduğunu işlemek değil midir? Hani lan sizin ''No Racism'' iniz?
Hadi seni beni geç, başka biri gelip bu filmi izleyecek ve ''Ulan çoğh komik filmdi amuğa koim asfdasfd'' yapıp gırgır geçecek. Ee siktir git.
Bak bunu öyle çok zeki insanlar görür demiyor. Aksine, herkes görebilir diyorum. Fakat dikkatli ol. Görüneni olduğu gibi kabul etme, görünenin ardında ki görünmeyeni görmeye çalış.
Gene sinirlendim amk. Neyse devam edeyim.
Filmin devamında bir çok kez karşına çıkacak olan anne.
En baştan beri çocukların çizdiği o resimlerden bahsettim ve onu zorla nasıl kadraja soktuktuklarını gösterdim. Bilinçaltına ''Anne böyle bir kişiliktir'' demek için yaptılar onu kanka. Üzgünüm ama öyle. İlk izlediğinde farkedemeyebilirsin ama ikinci izleyişinde eminim farkedip şaşırırsın.
Filmin sonunda Jody Siyah Kuğu olur fakat Siyah Kuğu olmak istemediğini söyleyip Kendra' ya devreder.
Film şu cümlelerle biter.
Benlik bu kadar moruk. Filmi ifşa edeyim diye izlemedim bu filmi. Diğer 4 filmini izlediğim gibi bunu da izleyip geçecektim ama bu anlattıklarımı gördüm. Sana da faydam olduysa ne mutlu.
İfşa mod: Off kanka.
Öperun.
Odaya giren adam bizim lavuğa bir yumruk indirir ve adam yatağın üzerine düşer.
Sonrası fotoğraftaki gibi. Cinsel çağrışım 6,7,8,9,10...
Saymakla bitmez.
Rüyadan uyanırlar, Bob, ''Bu neydi amuğa koyim lağn'' bakışı atıp kıza ''Bu neydi hiç bilmiyorum'' der.
Şimdi dikkat.
Kız, otsbir çekerken yakalanmış 14 yaşındaki Abuzer misali gözünü korkuyla açar. Ve çantasından fırlamış olan kitabı çantasına tepiştirir. Tabi o kitabı o şekilde koymalarının da bir nedeni var.
Peki bu gizlemeye çalıştığı kitap ne?
Fifty Shades of Grey, Fifty Shades Darker, Fifty Shades Freed adlı 3 kitaptan oluşan Dünya' nın ilk porno üçlemesidir. Kitap önce e-book olarak yayına sunulmuş, daha sonra çok satınca kitabı çıkmıştır.
Jody bu kitabı okuduğu için o rüyayı görmüştür. Dediğim gibi, kitap ekranda 1-2 saniye kadar kalıyor, Jody hemen çantasına sokuşturuyor. Bu ancak çok dikkatli izleyicilerin ve kitabın ne anlattığını bilenlerin anlayabileceği bir şey. Yani, benim gibi filmin o dakikasında durdurup o kitabı araştırmadıysan, Jody' nin rüyasını zor anlarsın. Belki de anlamazsın bile. İşte bu da bir ''Foreshadowing'' örneği olarak aklında bulunsun.
Öperun.
Çocukları pistten alalım.
Arkaya dikkat et muhtar. Şimdi bir şey göstereceğim. O resmi filmin başından beri arkada görüyoruz. Eğer 28 saniye sonra anlatacağım şeyi görmeseydim bende ''öylesine'' koymuşlar derdim.
Ama gel şimdi. Gel gel, topla gel.
Arkayı gördün mü aga. Normalde bunlar nasıl oturuyorlardı?
Böyle oturmuyorlar mıydı?
Sağ çaprazdan Jody' ye kamerayı tutarsan arka ekranda ya ayna gözükür ya da abajür. Yoksa ben mi hiç fizik bilmiyorum amk? Derdiniz Newton' u göt mü etmek? Yoksa o resmi arka planda zorla kafamıza sokmak mı?
Yani sen Jody' nin oturduğu yerden bu açıyla röportaj yapmaya kalksan sittin sene o resmi arka plana getiremezsin.
Ancak ve ancak Jody en sağa, yani çocuğun oturduğu yere oturursa o resim arka plana girer. İşte bu da filmin başından beri arkada kullandıkları o resmin ''öylesine'' olmadığının kanıtıdır.
Tabii bu arada kızında rüyasına girerler. Ve kız ''Anne'' nin içine şeytanın nasıl girdiğini görür.
Bu küçük kızın gördüğü rüyadan. Bu dört kelimeyi okuyunca içine şeytan girer. Ve Anneyle mutlu mesut sonsuza kadar yaşarlar. Adfgh.
Neyse. Soldaki yaprakta ne var hacı amca? Baphomet kanka Baphomet. Şeytan.
Ekrana 1 saniyeliğine bu görüntü girer. Siyah kuğu? O gözler? O bakış? O koltuk altı? Asdfgh.
''Sen bana öyle bakma, ben senin olduğun yerde olurum Kendra.'' -Eben.
Sonra 1 saniye boyunca da bunu görürüz.
Ondan sonra ki 1 saniye için ise bunu.
Kendra' nın bakışlarına...
----spoiler----
Bakışların bir ok sanki
Keder senin gözlerinde
Hançer gibi yaralıyor
Bir mana var sözlerinde.
----spoiler----
Neyse moruk konuya döneyim anlatacaklarım var.
Bunlar gece kulubünde eğlenirken ekrana gelen bu saniyelik görüntüler Jody ve Kendra' nın Siyah Kuğu olma yarışına bir göndermedir. O da filmin sonunda. İyi de nedir olum bu siyah kuğu merakı? 21. yüzyılın ilk çeyreğinin ortalarında baş gösteren siyah kuğu merakı nereden geliyor? ''Lady Gaga - Applause Klibi Deşifre'' yazısında da Lady Gaga kuğu olmuyor muydu?
Kafamda deli sorular...
Jody ve Kendra gece kulübünde öpüşmeye başlar ve eve gidip orada da devam ederler.
Bak gel öyle bir şey göstereceğim ki şaşıp kalacaksın. Ve film sektörünün insanı nasıl etkilediğini göreceksin.
Jody' nin genital bölgesinde ''Hijyen Kontrolü Notu C'' yazıyordur. İşin cinsellik kısmı değil moruk göstereceğim şey. Bak gel şimdi.
''Hijyen Kontrolü Notu C'' nin orjinali budur. Fakat filmdekine dikkat edersen canısı başka bir şey görürsün. Şimdi çık 10 cm yukarı ve C nin ortasındaki resme odaklan. Gerçeğiyle aynısı mı? Hayır. Peki ne koymuşlar oraya?
Amerika' nın sembolünü mü?
Nerelerde var bu sembolden?
Dünya' nın en çok kullanılan parası 1 dolarda.
Cia' in simgesinde.
Hatta Nazilerde bile var moruk.
Az önce paylaştığım resim sübliminal mesaj değil de nedir? Ekrana gelen saniyelik görüntüyü sen görmüyorsun fakat beynin görüyor. Kaydediyor.
Dikkat ettiysen çoğu Hollywood filmlerinde katiller siyahidir. Senelerdir tartışıyorlar olum bunu. Bütün kötü adamlar siyah. Ee bu ırkçılık değil mi? İnsanların bilinçaltına siyahilerin kötü olduğunu işlemek değil midir? Hani lan sizin ''No Racism'' iniz?
Hadi seni beni geç, başka biri gelip bu filmi izleyecek ve ''Ulan çoğh komik filmdi amuğa koim asfdasfd'' yapıp gırgır geçecek. Ee siktir git.
Bak bunu öyle çok zeki insanlar görür demiyor. Aksine, herkes görebilir diyorum. Fakat dikkatli ol. Görüneni olduğu gibi kabul etme, görünenin ardında ki görünmeyeni görmeye çalış.
Gene sinirlendim amk. Neyse devam edeyim.
Jody ertesi gün uyanıyor ve provaya geç kaldığı için telaşa kapılıyor.
Saate dikkat. 10:38.
Evden ''Ov my god, ov my god'' çığlıkları arasında kaçarken saate odaklanıyoruz...
09:10
10:38 de uyanıp 09:10 da arabaya binen insanüstü bir ırk.
Bu da bir çekim hatası olarak dursun kafanda.
Ardından prova alanına geçiyoruz. Fakat o da ne? Neden tüm insanlar siyah giyinmiş? Balenin kurucusu öldü yas tutuyorsunuz da bizim mi haberimiz yok?
İşte sana ''Anne''
En baştan beri çocukların çizdiği o resimlerden bahsettim ve onu zorla nasıl kadraja soktuktuklarını gösterdim. Bilinçaltına ''Anne böyle bir kişiliktir'' demek için yaptılar onu kanka. Üzgünüm ama öyle. İlk izlediğinde farkedemeyebilirsin ama ikinci izleyişinde eminim farkedip şaşırırsın.
Filmin sonuna doğru Jody Anneyle kavga eder ve en sonunda Anne' yi uçurumdan aşağı atar.
Anne, yatın içindeki küçük bir havuza düşer. Etrafta kızlar ve filmin başındaki o iki adam vardır.
Havuza düşen anneyi köpek balığı boğar, yer, ham eder. Her ne boksa.
Ve Snoopp Dog ''Köpek balığının işe yarayacağını sana söylemiştim'' der.
Şimdi dönelim filmin başına.
Bu iki adam kayıp olan çocukları bulunca ''Eğer bunlar kayıp çocuklar ise, ödül parasıyla yat alıp içini parayla, fahişelerle dolduracağım bir de köpek balığı alacağım'' demiş ve sonrada ekleyip köpek balığının lazım olacağını söylemişti. Teee en başta.
Filmin sonuna doğru, bir yattalar, etrafı kızlarla dolu ve köpek balığı lazım oldu. İşte gene geldik aynı noktaya. ''Foreshadowing'' O yazıda da anlatmıştım. Bu yönteme sık sık başvurulur.
Film şu cümlelerle biter.
''İnsanoğlunun acınacak bir ırk olduğu ve maymunların bu dünyayı ele geçirmesi gerektiği.''
Evrim teorisine bir gönderme var mı? yok mu?
Gerisini sen tamamla.
İfşa mod: Off kanka.
Öperun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)