büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.


''Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.'' -Mustafa Kemal Atatürk

23 Kasım 2013 Cumartesi

Mahmut

Küçük bir kasabada doğdu Mahmut. Onun da yaşamı herkes gibiydi. Büyüdü, okula gitti. Mahmut memnundu hayatından. Okuldan sonra sokakta top oynamasından, ezan okununca annesinin balkondan onu çağırmasından hoşnuttu. Hayatı günlük gülistanlıktı. Eve geliyor, yemeğini yiyor, top oynuyor, sobanın karşısında banyo oluyordu Mahmut. Mahmut memnundu hayatından.

Liseye geçti Mahmut. Büyüdükçe sorumlulukları artıyordu Mahmut' un. Bir gün eve giderken her gün geçtiği kırtasiyede bir kitap ilişti Mahmut' un gözüne. İlgisini çekmişti. İlk defa bir kitaba para verecekti Mahmut. Aldı kitabı ve okumaya başladı. Okuduğu kitapta kendini gördü Mahmut. Kitap, kasabada doğan ve sonradan tanınıp ünlü olan bir yazarın hikayesini anlatıyordu. Mahmut içinden ''Neden olmasın?'' diye sordu kendine. Okuduğu hikaye, onun hayatını değiştirecekti. Hareketlerine bir ağırlık oturdu Mahmut' un. Bir kitap bir adamın hayatını işte böyle değiştirebilirdi. Okumayı sevmeye başladı Mahmut. Artık her ay en az 5 kitap bitiriyor ve yazar olmak istiyordu. İlk okuduğu kitabı baş ucunda saklıyordu. Yatarken ona bakıyor, rüyasında o kitabı görüyordu. Her okuduğu kitap artı bir yön katıyordu Mahmut' a. Mahmut memnundu hayatından.

Mahmut 25 yaşına gelmişti. Bu yaşına kadar sayısız kitap bitirmiş, çoğu kişinin bilmediği şeyleri biliyordu Mahmut. Hala daha ne kimseye sesini duyurabilmiş, ne de yazar olabilmişti. Bu olay onu daha da asabi biri yapıyordu. Çevresinden tepki almaya başladı Mahmut. Tepkilerin nedenine anlam veremiyordu. Mahmut suçu kendisinde aramaya karar verdi. Haline hareketlerine bakıyor, her söylediği sözü evirip çevirip öyle söylüyordu. Bin düşünüp, bir konuşuyordu Mahmut. Çevresindeki insanların tepkisi değişmemişti. Aynı tas aynı hamamdı. Kendinin değişmesi gerektiğini düşünüyordu. Mahmut memnun değildi hayatından.

Artık 28 yaşındaydı. Gazete okuyordu Mahmut. Bu seferde gazetedeki manşet dikkatini çekti. En sevdiği ve tüm kitaplarını okuduğu yazar imza günü düzenliyordu. Oraya gitmeliydi Mahmut. Ne uğruna olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, o saatte orada bulunmalıydı. Kararı kesindi Mahmut' un. Bu onun için temiz bir sayfa, bir çıkış yoluydu. Belki yazarla konuşup sesini duyurabilirdi Mahmut. Her şeyi ayarlardı, o günün gelmesini bekliyordu. Mahmut memnundu hayatından.

İmza günü geldi. Mahmut atladı şehre giden kamyonun arkasına, heyecanla yazarla konuşacağı cümleleri geçiriyordu aklından. Kendince hayaller kuruyor, istemsizce gülümsüyordu Mahmut. Hayallerine gidiyordu. Mahmut memnundu hayallerinden.

Mahmut şehre vardı. İmza gününün olduğu yere gitti. Koskoca yerde, hayallerinin olduğu ufacık yeri arıyordu Mahmut. Bir insanın başında toplanan kalabalığı gördü, oraya doğru ilerledi. Sırasına geçti ve beklemeye başladı Mahmut. Sıradayken bile aklından yazarla konuşacağı cümleler uçuşuyordu Mahmut' un. Sıra Mahmut' a geldi. Hani küçükken pamuk şekerciyi görürsün ama baban kızmasın diye istediğini söyleyemezsin, baban da sen demeden onu alır ya, öyle bir mutluluk vardı Mahmut' un gözlerinde. Pamuk şeker hemen önünde duruyordu. Mahmut kitabı imzalattı, yol boyunca aklında kurduğu cümleleri peşi sıra söylemeye başladı. Mahmut' un hiç beklemediği bir şey oldu o anda. Yazar sinirlenmişti Mahmut' a. ''Ya kardeşim o kadar sıra var ne konuşup duruyorsun'' diye sitem etmişti. Mahmut ağzını bile açamadı. Şimdi de pamuk şekeri yanlışlıkla elinden düşen çocuğun burukluğunu yaşıyordu Mahmut. Mahmut memnun değildi hayatından.

Döndü kasabaya Mahmut. Üzgündü, kırgındı Mahmut. Çok büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Yüzlerce soru geçti aklından. Senelerce hayal ettiği yazarlık gerçekten böyle bir şey miydi? Yazar olunca insanların görüşlerini önemsemiyor muydun? Fazla ilgi, seni istemediğin biri mi yapıyordu? Bunca sene böyle biri olmak için mi yaşıyordu? Baş ucunda tuttuğu o kitap yalan mı söylüyordu? Büyük düş kırıklığıyla kendini çıkmazda hissediyordu Mahmut. Bütün soruları kafasında toparlayıp tek bir cevap verdi Mahmut. Hayır.

Mahmut şimdi daha da yürekliydi. O yaşadığı düş kırıklığı ona güç vermiş, belki de bazı gerçekleri görmesini sağlamıştı. Tüm o gördüklerinin aksine farklı biri olmak istiyordu Mahmut. Aldı kalemi eline, bir kitap yazmaya başladı. Geceleri uyuyamıyor, sürekli düşünüyordu. Sabah kalkıp yazmaya başlıyor, yemek yiyor, evin içinde dolaşıyor, düşünmekten kendini alamıyordu. Saatler, günler, aylar geçti. Çıldırmak üzereydi Mahmut. Kendi hatalarını kendi gören Mahmut, sabretmesini öğrenmeliydi. Kitabı yazarken baş ucunda ki kitabı tekrar okudu Mahmut. Kitap gene olağanüstüydü. Mahmut sabretti. Saatler günleri, günler ayları kovaladı. Kitabı bitirdi Mahmut. Kitap büyük ilgi görmüştü. Mahmut memnundu hayatından.

Her yerde Mahmut' un kitabı konuşuluyor, ardı sıra tebrik mesajları geliyordu Mahmut' a. O sevdiği yazarda mesaj atmıştı. Mahmut heyecana kapıldı. Sanki seneler önce ona o lafları eden adam o değilmiş gibi, aynı çocuksu hissi duydu Mahmut. Mesajda ''Kitabı çok başarılı buldum. Yeni olmanıza ve isminizin duyulmamasına rağmen üst düzey bir kitap. Başarılarınızın devamını dilerim.'' yazıyordu. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemedi Mahmut. Acaba cevap verse miydi... Yoksa tenezzül etmeyip, öcünü mü alsaydı... Mahmut kendini arafta hissediyordu.

Mahmut, kendine verdiği ''Hayır'' cevabını hatırladı. Hayır, onun yaptığı davranışı Mahmut yapmayacaktı. Yaşadığı olayı anlatmayı aklından geçirdi ama yapmadı Mahmut. Onun yerine ''Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Kitapla ilgili bir övgünüz varsa, kitabımın ikinci baskısında arka kapakta bir kaç cümlenize yer vermek isterim.'' diye mesaj attı Mahmut. Seneler önce duymak istediği şeyi şimdi duyacaktı. Çok güzel ve uzun bir mesaj yazdı yazar. 2. baskıda arka kapakta yazarın cümlelerine yer verdi Mahmut. Aklında bir tek soru vardı Mahmut' un. ''Acaba insanlar arasındaki gömlek farkı, aralarındaki iletişimi de etkiliyor muydu?''












2 yorum:

  1. öncelikle inci aracılığıyla linki atan arkadaşıma teşekkürler.
    ve evet gömlek farkı insanların iletişimini etkiler.
    gömlek ortam, kültür, farklı tarzlar, anlayışlar demektir. iletişim ortak bir konu varsa gerçekleşir. toplumda her tabaka sadece kendi seviyesini diğerlerine göre daha fazla anlayabilir çünkü değerler ve tarzlar, yaşanışlar aynıdır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heheh, eyvallah.
      Mahmut öyle bir adamdı işte. Gömlek farkı yoktu onun için. Ona göre yolda ayakkabı boyayan adamda insandı, üniversitedeki rektörde. Topluma hitap etmeyi biliyordu Mahmut.
      Dur la gene kaptırdım kendimi.
      Mahmut büyüyüp kitap olunca daha da çok kitleye duyuracak sesini.

      Sil