Merve

Hiç, her şeyin farkında, çoğu şeyin bilincinde, etrafında olan insanların amaçlarını sezinleyebildiğin zamanlar oldu mu? Gözleminin kuvvetli olduğu, sürekli araştırma içinde bilgi açlığı yaşadığın oldu mu? Mümkünse olmasın. Cahil kal. İnsanlar pis yaratıklar.

Hani bir adam vardır; hafif killi sakallı, deri ceket giymiş, saçları birbirine karışmış, elinde sigarasını tüttürürken ağzını yana çekerek ''Yaşamak çok boktan bir şey amına koyim.'' diye bütün gelmişine geçmişine, bütün yaşanmışlıklara lime lime küfreder bu adam. Bu adama dönüp ''Yav he he'' dersin, ''Sanki çok bişe biliyon''

Çünkü Merve' sindir sen. Kendince çok ünlüsündür. Dünya' nın çekirdeği hissedersin kendini. Arkadaşların vardır, her an öpüşüp koklaşacağın gözü aç abazalar etrafında kol geziyordur, hafta sonu yaptığın aktiviteler sana zevkli geliyordur, sana dayatılan bütün bağnaz düşünceleri körü körüne savunacak kadar cahilsindir. İşte tam da bu yüzden mutlusundur.

O adam dramatik bir şekilde yaşarken, siz popüler kültür takipçilerinin anlayacağı şekilde söyleyeyim ''bunalım takılırken'' o adamı hor görür, ona acır hatta onunla dalga geçersiniz. O adamın içinde fırtınalar koparken dışarıya meltem rüzgarı olarak yansıtır çoğu zaman. Hiç kimsenin içini bilemezsin işte. Aynı ayakkabının farklı numaralarıyız hepimiz.

Elinde sigarasıyla siyah beyaz fotoğraf çekilen adamlardır bunlar. Hep bir karamsarlık, hep bir dram... Bunlar o kişilerin tercihi değil, ileriye dönük güzel planlar kurarken başlarına gelenlerdir. Hayatın ne getireceğini bilemeyiz çünkü. Nerde ''Ben çok mutsuzum'' diyen bir insan varsa bilin ki o insan ilgi orospusudur. İlgi görmek için dram filmi oynuyordur size. Çünkü mutsuz insan hiçbir zaman ben mutsuzum demez. İçine atar, rakı masasından rakı masasına sohbet eder -ki sohbetin kralıdır bu- ancak öyle içini döker. Ya makale yazar, ya kitap yazar, ya da şiir yazar. Çünkü insanları sevmiyor, tiksiniyor ve kendini onlara anlatmak istemiyordur. Yazıya döker içini, okuyan olur mu diye geçirmez içinden, sadece duygularını anlatmak; sırtında taşıdığı bu yükü biraz olsun azaltmak ister.

Bunlar ya çok bildiğinden ya da çok yaşadığındandır. Yaşamaktan kastım sene değil, tecrübe. Tecrübe nedir biliyor musun? Tam anlamıyla, öğrenmek istemediğin bir şeyi sana sike sike öğretmektir.

İnsanlardan tiksinmek, yaptıkları sözde eğlenceleri zevkli bulmamak, kafelerde sabahtan akşama kadar bir am uğruna saatlerini heba etmek, iş yerindeki gereksiz samimi cümlelerden kusturucu derecede sıkılmak; işte cehaletin bittiği yerde bunlar var. Bunların hiçbiri o adama göre değildir. Çünkü adam bıkkın ve yorgundur. Tam anlamıyla bir boşluktadır. Ne tutunup boşluktan kurtulacağı bir dalı vardır, ne de ona o dalı uzatacak bir insan evladı.

Selam, ben Sikkinson, Barney Sikkinson.

Hayatta hiçbir şeye istediği an sahip olamamış, her el attığı şey elinde kalmış, ona uzanan onlarca el teker teker geriye çekilmiş, rüzgarda sağa sola savrulan kuru bir yaprak gibi yaşayan kendi halinde bir ademoğlu. Ben o adamım. Çevrenizde yüzlercesi bulunan; ama kendi götünüzü düşünmekten farkedemediğiniz onlarca insandan sadece bir tanesiyim.

Araştırmayı, öğrenmeyi, az bilinen fakat öz olan şeyleri bilmeyi seven biriyim, biriydim; ama cahil mutluluğumu özledim ben.

Sen cehaletinle eğlenmeye devam et Merve, ben yaşanmışlıklarımla mutluyum.

Sevgilerimle.