Oğlum hiç göremediği annesiyle nasıl tanıştığımı soracak yaşa gelene kadar çok şey yaşadım. O güne kadar bunun farkında olmasam da meğer ben ailem için yaşıyormuşum. Bütün kariyer hayallerim, iş planlarım, hayat felsefem hepsi boşuna bir çabaymış. Kaybedince anladım. Yetim bir çocuktum, en büyük korkum da çocuğumun yetim büyümesiydi. İnsanın korktuğu şey başına gelir derler. Oğlum annesiz büyüdü.
Sen hiç koşulsuz bir şeye sahip oldun mu? Bir bedel ödemeden, karşılıksız, sadece sen istedin diye bir şey senin oldu mu? Eğer cevabın evetse benden, hatta çoğu insandan birkaç basamak üsttesin. Sen genede cevap vermek için erken davranma. Çünkü genellikle insanlar yaptıkları yüzünden bedel öder. Sevdikleri için hatta sevmedikleri şeyler için bile bedel öderler. Doğmamız bile bize sorulmamışken, yaşamak isteyip istemediğimize bile karar veremediğimizden doğal olarak bunlar basit gelir bize. Ama aslında nefes almamız bile bir koşula bağlı değil mi? Yaşamak için nefes almaz mıyız?
''-se, -sa'' ya dayalı o kadar çok cümle kurarız ki bunun hiç farkında olmayız. Hepimiz hayatımızı şart kipine bağlı yaşıyoruz aslında. Ödevini yaparsan oyun oynayabilirsin. Dersini çalışırsan gelecekte iyi bir işin olabilir. İşe zamanında gidersen patrondan azar yemezsin. Hava güzelse sahilde biraz tura çıkarız. Boyum azcık uzun olsa da basketbol oynasam. Otobüs erken gelse derse yetişebilirdik. Hayatımızın çoğu yeri bir koşula bir nedene bağlı.
Hatta öyle ki, Şirinlerde bile olay bir koşula bağlanmıştı: Eğer uslu bir çocuk olursan Şirinleri sende görebilirsin.
Mutsuz insanlar genellikle fazla bedel ödedikleri için mutsuzdur. Mutlu insanlarda bedel öder ama bu bedel onlara da ağır gelirse onlarda mutsuz insan olurlar. En dertli arkadaşın mutsuzsa onu mutlu etmek için bile bir koşul sürersin önüne. ''Gel biraz dışarı çıkalım, biraz hava alırsan belki kendine gelirsin.''
Mutlu olmak için, güzel bir iş sahibi olmak için, sevdiğimiz insanla beraber olmak için, onu yapmak için, bunu yapmak için... Hep bir nedenden ötürü yaşıyoruz işte. Hiçbir garantisi olmayan geleceğimizi güzel yaşayabilmek için bile 15-20 sene okul okuruz.
''Karakterini geliştirmek istiyorsan en sevdiğin şeyden vazgeç.'' Doğru bir cümledir fakat koşula bağlıdır. Bir şeyler elde etmek istiyorsak çabalamamız, emek sarf etmemiz, didinmemiz gerekir. Bu ne yazık ki böyledir ve asla değişmeyecektir.
Durum bu haldeyken, benim ne yazık ki yapacak bir şeyim yok.
Herkes kariyer yapmak için, mutlu olmak için yaşarken ben oğlum için yaşıyorum. Benim tek koşulum, oğlum.
Bundan 10 sene önce bana sorsanız, çok büyük idealleri olan, hedefi hiç alçak tutmayan, hep bir noktaya gelmek için uğraşan biriydim. Kaybettiğim bir şeyim olmadığı için sanki dünya benim etrafımda dönüyordu. O hissi hiç yaşayamadığım için hiçbir zaman da yaşamayacakmışım gibi geliyordu. Her şeyin bir bedeli varmış.
Er geç kaybedeceğimiz şeyleri elde etmek fazla çabalıyoruz.
Çok güzel bi yazı..
YanıtlaSil