büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.


''Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.'' -Mustafa Kemal Atatürk

18 Mart 2015 Çarşamba

Son Hali Görenleri Şaşırttı

Hayatım hiç beklemediğim kadar mükemmel gidiyor inanır mısınız amk?
Kitap okumaya araştırma
yapmaya vakit bulamaz oldum.
Olum ne oluyor lan size? Sikindirik günlerim nereye kayboldu?
Halının üzerine yatıp koltuğun desenlerini ezberlemeyi,
halıdan ağzıma burnuma giren tüyleri özlüyorum.
Kapı çaldığında kalkmaya erinmeyi bile tebessüm ederek özlüyorum.
Üstüme bir tişört takıp sevabına yapılan aşureyi
komşuya götürmeye erindiğim günleri.
Gün boyu ilk konuştuğum kişinin akşam okula gelip dış kapıyı açmam için
zile basan üst kat komşum olmasını özlüyorum.
İkindiye kadar uyuyup, akşam namazında kendime gelmeyi,
günaydın, tünaydın, iyi akşamlar kelimesini unutmayı özledim.
Saçma gelecektir belki ama güç kaybediyorum.
Kaybetmekten korkmaya tekrar
alışmak istemiyorum anlamıyor musunuz yahu?
Önceden başıma kötü bir olay gelse,
'Karanlıkta olan birini ışığı kapatmakla korkutamazsın.' der geçerdim.
Şimdi kendimde o cesareti bulamıyorum
boolum.
Sessiz sedasız sağda solda oturmayı düşlüyorum,
eve kaçıp, kendimi odaya kilitlemek istiyorum.
Lanet olsun, kilit bile bozuk.
Yalnızlığa alışınca dışarıya adapte olmak hiç de kolay gelmiyormuş.
Tavsiyedir, yalnız olacaksanız sonsuza kadar olun.
Ayy ben bu hafta biraz yalnız olayım,
haftaya kucaklara geri dönüyorum olayı falan yemiyor.
Arada sırada yalnız olup da, biraz sosyal
biraz asosyal da olmayın benim gibi. Bünyeye acayip bi etkisi var,
sıçarken gelen çiş gibi oluyor insan aklı.
Acaba bıraksam mı, yoksa sonra mı yaparım düşüncesi...
En son sıcak sıcak bırakıyorsun oluruna.
Hiçbir şeyden de mutlu olmaz mısın sen aq diyebilirsiniz elbet.
Yalnızsın, mutsuzsun. Hayatın düzene girmiş, mutsuzsun.
He ya bak ne haklısın billa. En merkezi sorun bu bence.
Egoist, kendini beğenmiş bir tip olmamak için, her gün evden
çıkmadan önce
bir doz, durduk yere adamın amına koyan şarkılardan dinlerdim.
Summer Mix 2014'ü kim karıştırdı benim repertuarıma?
Üzülünce, korkunca adam
oluyorsun azıcık kenarından köşesinden.
Korku iyidir; adam eder. Üzüntü kötüdür; ayyaş eder.
İçiyorum da ortam oldukça.
Bak, bu cümle bile ne garip geliyor bu blogda.
''Ortam oldukça.''
HASİKTİR..
Ooo ortam falan yapmışız. Falan filan İnter Milan.
Lan bu lafı da kimden duyduysam dilime dolamıştım.
Araştırdım, meğer;
Güldür Güldür'de adamın repliğiymiş iyi mi..
Eyvallah da olum son yıllarını televizyondan uzak geçiren biri olarak
bu lafın benim ağzımda ne işi vardı?
Bir garip ilginçliktir gidiyor yani.
Televizyon izlemiyorum deyince de akla şey geliyor hep;
''Lan televizyon mu o, kapat kapat.'' gibi nidalarla izlememezlik etmiyorum.
İlgimi hiç çekmiyor açıkçası hepsi bu. Aman aman şu diziyi
izlemeden uyursam aklım kalır dediğim bir şey yok televizyonda.
Televizyon izlemek bana kalırsa biraz mide gerektiren,
izlemesi bile meslek dahiline girmesi gereken bir iş.
Nasıl oluyor da Medcezir'i kusmadan, böğürmeden,
Yetenek programında ''Acun! Acun!'' diye bağıran üniversite öğrencilerine küfretmeden,
İşte Benim Stilim'deki yarışmacıların suratına sıçma isteği oluşmadan izliyorsunuz,
hayretle şaşırıyorum.
Nur Yerlitaş'ın kraliçe olduğu, halk ozanlarının Kaçkar Tv'de süründüğü,
İbrahim Büyükak'ın komediden para kazandığı, gerçek mizahçıların ekrana getirilmediği,
dört tarafı ledlerle çevrilmiş bu yarrakımsı antenli
kutudan nasıl haz alıyorsunuz, bilmek dahi istemiyorum.
Yabancı dizi izlerdim sürekli, zaman bulamamaktan onlar
bile Hayko Cepkin'in sağ gözü gibi
yarım kaldı.
''Bi gözüm kapandıkça, diğer gözümü açmayı öğrendim.'' demiş Hayko,
ağzında ballar yeşersin ne hoş söylemiş.
Çok boklar yedim, kahrını ise yıllarca çektim.
Siz bu blogda o çektiklerimin reçetesini
okudunuz. Reçeteden anlıyor olacaksınız ki,
iyileştim gibi.
Daha tam iyileşmedim ama, koridorda üç beş tur
gidip geliyorum sayenizde.
Ayağımda mavi, önü açık refakatçi terliği..
Ben anlattım, siz dinlediniz.
Sikkofield özentisi dediniz, haklıydınız. Nickten de anlaşılacağı üzere
öyleydim de hakikaten. Sonra sonra anlıyorsun hatalarını.
Bir ara işi abarttılar, Sikkofiel'a benzeten 1000. kişiye ödül verecek kıvama geldim.
Saymadım tabi ama, 200 300 lerde durdular sağolsunlar.
İşin garibi,
bana bu yaftaları asan herifler,
Kurtlar Vadisi izleyip kavgaya giren,
Şevkat Tepe izleyip namaz kılmaya başlayan,
hangi kaba girerlerse o şekli alan yılışkan adamlardı.
Yeri geldi kulak asmadım, yeri geldi espriyle yanıt verdim sizlere.
Sinirlendiklerime küfrettim, aldığım küfürler karşısında
hiç sayılırdı.
Öğrendiklerimi öğretme hevesindeydim,
arkadaş tavsiyesiyle, daha doğrusu arkadaş gazıyla açtım bu bloğu.
O kişi, hala yazılarımı okur. Hiç de esirgemez desteğini var'olsun.
Bloğu okuyan kişi sayısı 1.000 kişi olunca
ekran görüntüsü almıştım.
İlerde çocuklarıma gururla gösteririm diye.
O günlerden bugünlere geldik işte. Şimdiyse 100.000 olacak neredeyse ve
ortada ne bir ss var ne çocuk ne de gururlanacak bir şey.
Bloğa günlük 24 kişinin de ziyaret ettiğini gördüm, 1800 kişinin de.
Tepkim hiç değişmedi ama.
Ben hala ağzıma kaçan tüylerle meşguldüm.
'Helal lan Barney reis adamın kralısın.' diye yorum aldığımda,
koltukların desenlerini kaydediyordum aklıma.
Şimdi öyle olmuyor nedense.
Bir anonim gelip de 'Üşüyoruz Barney reis' dedi mi,
mahcupluk beliriyor böğrümde.
'Üşüme, gel battaniye vereyim.' diye bir sevecenlik kaplıyor içimi.
Siklememeyi öğrenince de bir bok olmuyormuş onu görmüş oldum.
Siktir Et kitabını okuyunca hayatımda
bir değişiklik olmayınca
anlamalıydım halbuki.
Kısacası yüzme öğretti olum bana kitaplar.
Haftalık aldığım mizah dergilerini aldığım gün yalar yutar,
6 gün sap gibi yeni
sayının çıkmasını beklerdim.
Şimdiyse 1 ay geriden takip edebiliyorum anca.
Kim oynuyor hayatımla bilmiyorum fakat,
acayip bir karmaşada sürüklendiğim kesin.
Tanrım, eğer kumanda senin elindeyse
bırak böyle yaşamaya devam edeyim. Koltukta uyuyakalınca
akan salyalarımı da özlemiyor değilim ama,
perişan etme hiç olmazsa. Ya da direkt öldür.
Süründürme kurban olayım. Sürüne sürüne bugün ayaktayım.
Tekrar istemiyorum çölde su arar gibi yaşamayı.
Uzun zamandır görüşmediğim biri yolda görüp de
''Naber ya, yaşıyor muydun sen?'' diye sorunca,
içten içe ''Hayattayım orospu çocuğu.'' demeyi özlüyorum fakat
artık istemiyorum.
Sık hıl dım.
Cemaatin 13 milyar dolarını çaldığı Uzan ailesi gibi yaşamayı da
kabullenemem bu dakikadan sonra.
Kendimi 48'li Monami Pastel boyası olan çocuk gibi mutlu,
okulda sıçabilecek özgüvene
sahip çocuk kadar rahatlamış bulmak istiyorum artık.
Çok şey değil aslında be.
He?
Bir de helal süt emmişinden,
çiğ süt emmemişinden güzel bir sevgili bulsak?
Oha olum çok uçtuk tamam.
İniş takımları hazır.
Sevgili dediğin Skype uygulaması gibi olmalı lan.
Kapatsan bile alt çubukta durmaya devam etmeli.
Ne kadar görmek istemesen de hiç göz önünden ayrılmamalı.
Silmeye kalkınca yirmi kere Emin misin? Bak oluuuum? diye sormalı.
Kimse de demiyor ki, nerede öyle bir sevgili
amına koyduğumun malı!
Yok lan. Böyle de mutlu olamaz mıyız?
Gayet tabi olunuyormuş işte.
Hayata bağlanan damarlarına tereyağ fabrikası kurulan ben bile
gülebiliyorum olum artık.
Hep gülerdim ama içimde uktelerle, burukluklarla değil bu sefer.
Ne bileyim, Allah bozmasın be canısı.
Halinizden memnun olmaya bakın, bunun da en iyi yoluymuş,
başkalarını mutlu etmek.
Yardımseverlikle, iyimserlikle halloluyormuş sorunlar.
Sarılın sarılabildiklerinize sarılabildiğiniz kadar.
Bazı huylarım hala da devam ediyor bakma.
Yeni bir sosyal trend çıktığında onda flama taşıyanlardan olmamayı
tercih ediyorum hala. Mümkün olduğunca
nostaljik davranıyorum. Dubsmash yapmayan kaldı mı essahtan? Varsa
lütfen belirtsin. Bu kardeşiniz tek bir dublaj videosu çekmedi mesela.
İzlediği 1.000.000 (yazıyla bir milyon) dublaj videosunun hiçbirine de
gülmedi. İcebukketchallenge yapıp da,
sağa sola meydan okuyarak rezil de etmedi kendini.
Özel numara işletince, bunu twitterda reklam ederek,
ilgi orospuluğu da yapmadı.
Pazardan pantolon alıp, İnstagram'da moda sayfalarını takip eden
kızlar da hiç ilgisini çekmedi.
Düşük bütçeli kamu spotu gibi yaşadı hayatını.
Ne bir ego belirtisi, ne de coolluk. Sadece mutluluğumu
paylaşmaktı bugün ki amacım.
Son halim görenleri şaşırtıyor anlayacağınız.
Ne denir,
biz de hal ve harekat böyle komutanım.
Siz de durum nedir, çekinmeden sıkıştırıverin alttaki yorumlara.
Yeni yazılarla geliyorum sözü vermeden bitireceğim ilk yazı belki de.
Ama yine de merak ederseniz yeni yazı ne zaman diye..
Yazarız işte ''Ortam oldukça.''

©Barney Sikkinson.

Öperun.